Pages

18 Şubat 2010 Perşembe

Derinlik Sadece Bir Algı mı? Aynaları Hiç Düşündünüz mü?

Şu anda monitörünüzle aranızda belli bir mesafe var değil mi? Bundan birçok kişi emindir.Ama modern bilime göre bu bilgi yanlış! Dış dünya denilen yerde derinlik yoktur, derinlik tamamen beyinde oluşan bir histir. Peki iki boyutlu dış dünyayı nasıl olurda üç boyutlu olarak algılarız?
Bir gözümüze gelen görüntüler aslında iki boyutludur. Şöyle düşünebiliriz, tek gözde belli bir açıdan gelen bir fotoğraf vardır. Aynı şekilde diğer gözde de biraz daha farklı bir açıdan gelen başka bir fotoğraf vardır. Tek cismin iki farklı açıdan fotoğrafını çekmek gibi.. İşte beyin bu iki fotoğrafı mükemmel şekilde birleştirir ve görüntüyü üç boyutlu hale getirir.

Tek gözünüzü kapatın ve kollarınızı uzatarak işaret parmaklarınızın uçlarını birbirne değdirmeye çalışın. Genel olarak bunu yapmakta zorlanırız. Bunun sebebi beyne iki boyutlu görüntü geldiği için derinlik hissi oluşması zorlaşır ve parmaklarımızı aynı hizaya genellikle getiremeyiz. Başarabildiğimiz zamanlarda olur tabiki, bunun sebebi el alışkanlığı ve derinlik hissini oluşturan başka etmenlerinde varolmasıdır.

Son zamanlarda üç boyutlu filmlerde çekilmeye başlanmıştır. Bu filmlerin çekim yöntemi şöyledir. Aynı sahne iki faklı açıdan kayda alınır ve iki projeksiyon cihazından tek perdeye yansıtılır. özel gözlüklerle bakıldığında görüntü üç boyutlu olarak algılanır.

Gelelim ayna örneğine. Bu hepimizin hergün muhatap olduğu fakat genelde düşünülmeyen bir konudur. Aynanın iki boyutlu olduğuna itiraz edecek hiçkimse yoktur. Peki ayna iki boyutlu olduğu halde aynaya baktığımızda derinliği nasıl hissederiz? İşte bu çok önemlidir..
Çünkü:
Bu resimler bize derinlik algısı oluştuğunda uzaktaki cismin daha küçük olduğunu düşündüğümüzü gösteriyor.
Derinlik hissini oluşturan etmenlerden bazıları şunlardır: yakındaki cisimlerin renkleri güçlü, uzaktakilerin ise soluktur; üst üste binmiş cisimler birinin önde birinin arkada olduğu izlenimi uyandırır, yakınımızdaki cisimler büyük uzaktakiler küçüktür.. bunlar ve bunlar gibi ayrıntılar derinlik hissini oluşturur. İşte aynalarda görüntüyü aynen yansıttığı için bu kuralların hepsine mükemmel şekilde uyulmuş olur ve derinlik algısı tam olarak oluşur.

5 Şubat 2010 Cuma

Nasıl bir dünyada yaşıyoruz?

Dünyada yaşadığımız hayatın birer parçası olan tüm olaylar, insanlar, binalar, şehirler, arabalar, kısacası herşey gerçekte beynimizde oluşan görüntü ve hislerdir.

Biz, beynimizin dışındaki bir dünyada sabit olduklarını, her birinin maddesel varlıklar olduklarını ve bu nedenle bunların asıllarını gördüğümüzü ve hissettiğimizi zannederiz. Oysa, hiçbir varlığın aslını asla göremeyiz ve bu varlıkların aslına asla dokunamayız. Kısacası bizim hayatımız boyunca madde sandığımız herşey aslında bir hayal olarak beynimizde meydana gelen görüntülerdir ve bu gerçek, bir felsefe veya herhangi bir fikir değildir. Aksine bugün modern bilimin kesin olarak ispatladığı ve inkarı kesin olarak mümkün olmayan bir gerçektir. Bugün tıp, biyoloji, fizik, nöroloji, beyin ve ilgili tüm alanlarda uzman olan hangi bilim adamına "biz dünyayı nasıl ve nerede görüyoruz?" diye sorulsa, verdikleri tek cevap : tüm dünyayı beynimizde görme merkezinde görürüz.




21. yüzyılda bilimin kesin olarak ortaya çıkardığı, insanda büyük bir şaşkınlık ve hayret uyandıran bu konu, bizlere gördüğümüzü, duyduğumuzu, dokunduğumuzu, tattığımızı, kokladığımızı sandığımız herseyin aslında beynimizde oluşan görüntüler olduğunu göstermektedir.