İnsanlar en eski devirlerden bu yana maddenin ne olduğunu araştırıyor.
Bu konuda (bilinen) ilk öneriyi Thales (m.ö 624, m.ö 546) sunmuş ve maddenin en küçük yapı taşı için 'su' demiştir. Çünkü Thales ezilen hemen herşeyden su çıktığını ve sulanan ağaçlarında büyüğünü gözlemlemiştir. Bu nedenle suyun bilinen herşeye dönüşebileceğini düşünmüştür. Anaksimenes ( m.ö 585, m.ö 525) bu düşünceye karşı çıkmış ve nihai temel ögeyi 'hava' olarak tanımlamıştır. Heraclitus ( m.ö 490, m.ö 430) ise bu temel madde için 'ateş'demiştir.
Ancak Robert Boyle (1626 - 1691) veAntoine Lavoisier (1743 - 1794) gibi modern kimyanın kurucuları Aristo'nun yanıldığını anladılar. Böylece atomu anlamamız için kapıyı açtılar.
1800'li yılların başında bilim adamları maddenin doğasını anlamaya yönelik çalışmaları sırasında bu küçük parçacıklarla karşılaştılar. İngiliz bilim adamıDalton, deneyleri sırasında, maddeyi oluşturan ama yapısını tanımlayamadığı bu temel ögelere ilişkin ilk kanıtları elde etti. Ondan sonra da keşifler ardı sıra devam etti. Atomun varlığı kanıtlandıktan sonra da, yapısını anlamaya yönelik bir çok kuram ortaya atılmıştır. Bu kuramları ikinci yazımızda inceleyeceğiz.